Son 30 Yılda Çekilmiş En Etkileyici 15 Felsefi Film

Film bitmiştir ve bitiş jeneriği yavaşça siyah ekranın tepesinden aşağı doğru akmaktadır. Yanınızda oturan kişi yeni uyanmış, diğeri çoktan kendi kendine mırıldanarak çıkışa doğru yönelmiştir. Ve siz.. Siz sadece orada oturmaya devam edip ekrana boş gözlerle bakmaktasınızdır. Her şey karman çorman olmuştur; düşünceleriniz, fikirleriniz ve kafanızdaki tüm anlamlı cümleler.

Evet, işte yukarıda anlattığımız şey tam da bu listemizdeki filmlerin çıkışında yaşayacağınız şeyler. Bu filmlerin insanda uyandırdığı his ilginç olduğu kadar da karşı konulmaz şekilde güzel bir his. Öyleyse sizi bu şekilde etkileyeceğini düşündüğümüz felsefi film listemizle baş başa bırakıyoruz.

1) The Tree of Life (Hayat Ağacı – 2011)

1-hayat-agaci

Bu film beraberinde hayatın anlamı, sosyal kimlik, sosyalleşme sorunları ve baba-oğulun bitmeyen çekişmesi gibi bir sürü düşündürücü soru getiriyor. Brad Pitt‘in oynadığı ana karakterin düşünce şekli genele bakınca evrenin, özele bakınca ise gezegenimizin yaratılışıyla ve özellikle yaşam evreleri ve kaçınılmaz son konusuyla epey pekiştirilmiş.

2) Eternal Sunshine of the Spotless Mind (Sil Baştan – 2004)

2-sil-bastan

Türkçe’ye “Sil Baştan” olarak çevrilmiş olan bu film kendi hayatınızı yaşamayı, her zaman hatalarını kabul etmeyi ve onları asla unutmamanızı öğütlüyor. Hepimizin kusurları olduğunu bilmemiz kesinlikle önemlidir fakat birbirimizi ne olursa olsun sevmemiz de kaderimizde yazılıdır. Bu filmin müthiş bir aşk hikayesi olduğu kadar hüzünlü ve olduğu da kesin. Şimdiden modern bir klasik oldu bile.

3) No Country for Old Men (İhtiyarlara Yer Yok – 2007)

3-ihtiyarlara-yer-yok

Bu film Coen Kardeşlerin belki de en iyi filmi. Eğer mafya filmlerine alışkınsanız konusu çok normal gelecektir. Konu yoksunluğunun konuşmaları uzatması ve karıştırmasına rağmen filmi ne sıkıcı ne de saçma bulacaksınız. Sizi etkisi altına alıp, son dakikaya kadar bırakmayacak ve pür dikkat izlerken nasıl bittiğini bile anlamayacağınız bir filme hazır olun.

4) The Fountain (Kaynak – 2006)

4-kaynak

Eğer The Tree of Life, Mr. Nobody gibi filmlerden birini bile seviyorsanız, sonu açık filmleri, gerçeklik algısıyla oynanmasını etkileyici buluyorsanız, The Fountain size göre bir film olabilir. Filmde size verilmiş bilgilerden yaptığınız çıkarımlarla kafanızda filme alternatif bir son yazabilirsiniz.

5) Melancholia (Melankoli – 2011)

5-melankoli

Von Trier’in ‘Depresyon Üçlemesi’ adı verilen serisinin 2. filmi. Melancholia, yeryüzüne doğru düşerken dünyanın sonu gelmektedir. Ya da belki de… Lars Von Trier sadece yaşamakta olduğumuz onca depresyonu, melankoliyi ve inkârı kastetmiştir. Kim bilebilir?

6) Gone Baby Gone (Kızımı Kurtarın – 2007)

6-kizimi-kurtarin

İçinden çıkamayacağınız bir doğruyu bulmaya çalışmakla uğraştığınızı hayal edin fakat ona yaklaştıkça keşke bunu hiç bilmeseydim, keşke hep derinlerde kalsaydı dediğiniz bir durumda kaldınız mı hiç?

7) A Serious Man (Ciddi Bir Adam – 2009)

7-ciddi-bir-adam

‘A Serious Man’ dünyanın ateistik bir fotoğrafı. Coen’ler inanç ve din sorularını çalışmalarının ortasına koymuşlar. Yönetmenler, eğer herkes bir anda olduğu yerde durup yukarıdan yardım beklerse ne olur diye düşünerek felsefi olgulara ilginç bir açıdan bakmışlar.

8) Mr. Nobody (Bay Hiçkimse – 2009)

8-bay-hickimse

Tüm insanlar ölümsüz olsaydı ne olurdu? Ana karakteri geçmiş hakkında konuşmaktan başka bir şey yapmayan yaşlı kaçık Nemo olan bir televizyon programı izleyerek kendimizi eğlendirirdik. Ama ya onun kronolojik olarak sıralanmış hikayeleri aslında o kadar karmaşık değilse ve bunlar arasında bazı bağlantılar bulabiliyorsan? Belki de kendi eski hikayelerini tekrardan anlatıp durmak yerine, kendi hayatının farklı senaryolarını anlatıyorsa? Peki, acaba Nemo hangi senaryoyu seçerdi? Ya da bunlar gerçekten de sadece onun çılgın fantazileri mi? Bu film muhtemelen geçmişin, şimdinin ve geleceğin birbirine yapışmış şekilde bulunduğu en güzel film.

9) The Man Who Wasn’t There (Orada Olmayan Adam – 2001)

9-orada-olmayan-adam

Bu film insanoğlunun hırsının nelere yol açabileceğini gözler önüne seriyor. En küçük problem bile küçük bir kartopu gibi başlayıp giderek çığa dönüşebilir. İnsanda rahatsızlık hissi uyandırmakla birlikte, ardında bıraktığı duygulardan ve düşüncelerden kurtulmak için biraz zamana ihtiyacınız olabilir.

10) Boyhood (Çocukluk – 2014)

10-cocukluk

2002’den 2013’e kadar (neredeyse 12 yıl) aralıklı olarak çekilen bu film verilen emeğe gerçekten değmiş. ‘Boyhood’ Mason’ın çocukluğundan liseye gidişine kadar tüm hayatını anlatıyor. Richard Linklater bize herkesin kalbinde onun için bir yer ayırabileceği çok özel ve çok güzel bir film sunuyor.

11) A Scanner Darkly (Karanlığı Taramak – 2006)

11-karanligi-taramak

Philip K. Dick’in romanından uyarlanmış, Richard Linklater tarafından yönetilmiş başka bir ilginç rotoskopik animasyon filmi. Philip K. Dick psikoloji, paranoya, bilim kurgu motifleri, uyuşturucu madde kullanımı, çevrecilik, teoloji ve espri gibi konuların kombinasyonuna odaklanmış bu romanında. Mesajı açık ve animasyon, diğer filmlerin aksine aynı anda daima eğlenceli, rahatsız edici ve provakatör bir dünya yaratıyor.

12) Solaris (Solaris – 2002)

12-solaris

Bağımlılık yapıcı ve yavaşça delirtici fakat dâhice yaratıcı bir sanat eseri. Tarkovsky’nin kurgusu ölüm ve yeniden doğuş, çocukluğun kayıp cenneti, karakter tanımada konusunda sanatın gücü ve bilimin yıkıcı bir olgu gibi gözdağı vermesi konularını sarıp sarmalıyor. Bu filmi iki doğru götürüyor: İnsanın evreni anlama konusundaki yetersizliği ve insanın insan kalbini anlama konusundaki yetersizliği. Bu filmi iki kelimeyle anlatmak çok zor.

13) Rashomon (Raşomon – 1950)

13-raşomon

Rashomon etimolojinin, bilgi felsefesinin, kesinlik ihtiyacının ve onun kırılganlığının zekice fakat kasvetli bir incelemesidir. Kişisel algı bulutumuzun gerçekliğini keşfetmek, sinemasal başarının tepelerindeki çalışmalardan hoşlanan insanların kesinlikle izlemesi gereken bir film.

14) Dark City (Karanlık Şehir – 1998)

14-karanlik-sehir

The Matrix ne ise bu film de öyle olabilirdi. Dark City ekranı sinematiklerle doldurup, Murnau ve Lang’dan Kafka ve Orwell’e kadar birçok kişiye dokunarak eşsiz fakat tamamıyla ikna edici bir dünya yaratmış. Hafızanın, düşünce kontrolünün, gerçeklik algısının değiştirilmesinin felsefi açıdan keşfine, bir parçası korku, bir parçası bilim kurgu, bir parçası fantezi, bir parçası da psikozlu bir doğaüstülük olan Dark City ile bu duygu karmaşasını bir an önce yaşamanızı tavsiye ederiz.

15) Barton Fink (Barton Fink – 1991)

15-Barton-Fink

Fargo gibi dikkat çekici filmler yapmış Joel ve Ethan Coen kardeşler tarafından yazılmış ve yönetilmiştir. Film kendini doğru şeyi yaptığını söyleyerek motive eden entelektüel seviyesi düşük bir adam olan Fink’i anlatıyor. Bazen Fink gibi günlük hayatın faşist cazibesinin ortasında kaldığımızı fark edemeyebiliriz. Film de bunu kullanarak kendini cennet ve cehennem metaforu olarak bizlere sunuyor.

Bir yanıt yazın