Dünyaca Ünlü 8 Yazarın Aşklarına Yazdığı Mektuplardan Can Alıcı Satırlar

Eğer insanoğlunun mutluluğunu ölçen bir anket yaparsanız, yazarlar büyük bir ihtimalle listenin en sonunda yer alır. Pekiyi hiç düşündünüz mü, yazarlar neden hep böylesine acı çekiyor? Çünkü çektiğiniz acılar, yaratıcılığınızı biler. Tabii bir de bir odada öylece oturup saatlerce düşünmek, insanın ister istemez canını sıkar. Çoğu yazar, hayatının büyük çoğunluğunu dalgın bir ruh hali içerisinde geçirir, bu da onları potansiyel olarak en berbat sevgili adayına dönüştürür. Ama üzülmeyin, bu durumun olumlu bir yanı da var. Eğer sürekli acı çeken bir yazar ile birlikteyseniz, sizi anında göz yaşlarına boğmaya yetecek kadar etkileyici şiirler ve mektuplarla karşılaşacaksınız. Biz de bu aşk mektuplarından en etkileyici 8 tanesini sizin için derledik.

1. Oscar Wilde’ın Lord Alfred “Bosie” Douglas’a yazdığı mektup – 1897

oscar-wilde-bosie

“Oğlum – Şiirin çok güzel ve o kırmızı gül yaprağını andıran dudakların, müziğin çılgınlığı ve öpüşmenin çılgınlığı için yaratılmış. Suçlu ruhun tutku ile şiir arasında gidip geliyor. Apollo’nun delice sevdiği Hyacinthus’un Yunan günlerinde sen olduğunu biliyorum.”

2. Jack London’ın Anna Strunsky Walling’e yazdığı mektup – 1899

jack-london-anna

“Beni böyle kabul et: Bir misafir, tuz kaplı kanatlarını hayatının kısacık bir anından çırparak geçen, göçmen bir kuş, geniş alanlara ve sonu gelmeyen havaya alışık, hapsedilmiş varlığın rahatlığından habersiz, kaba ve hantal bir kuş…”

3. Benjamin Franklin’in Madame Brillon’a yazdığı mektup – 1779

benjamin-franklin

“Aşkımızın doğasında var olabilecek her şeyi yok sayarak bana birkaç medeni ve dürüst öpücük bırakıyorsun. Küçük kuzenlerine bırakabileceğin öpücükler gibi… Sana ait olandan çalmadan, senin yaptığının aynısını başkalarına da yapmamı engelleyecek kadar özel ne elde ediyorum?”

4. Virginia Woolf’un İngiliz şair Vita Sackville-West’e yazdığı mektup – 1927

virginia-woolf

“Buraya bak Vita – erkeğini bir kenara bırak ve Hamtpon Court’a gidip beraber nehir kıyısında akşam yemeği yiyelim, ay ışığı altında bahçede yürüyüş yapalım, eve geç gelip şarap içelim ve sarhoş olalım. Ben de kafamdaki milyonlarca şeyi sana anlatayım. Günü görmezler, yalnızca nehrin karanlığında belirirler. Bunu bi rdüşün. Erkeğini bırak derim, ve gel.”

5. Honore de Balzac’ın Eveline Hanska’ya yazdığı mektup – 1836

honore-de-balzac

“Benim biricik meleğim – Bir insanın dönebileceği kadar, senin için çılgına dönmek üzereyim. Senin de içinde geçmediğin iki cümleyi bir araya getiremiyorum. Senden başka hiçbir şey düşünemiyorum. Kendime rağmen, hayal gücüm beni sana yönlendiriyor. Hayallerimde seni tutuyor, öpüyor ve seviyorum. Binlerce dokunuşun şefkati beni ele geçiriyor. Kalbim gelince; sen her zaman orada kalacaksın. Kalbimde adeta senin tadını alıyorum. Ancak, Tanrım, sen beni herhangi bir sebepten bırakırsan, ben ne hale düşerim? Bu da beni bu sabah korkutan bir düşünce.”

6. Franz Kafka’nın Felice Bauer’e yazdığı mektup – 1912

franz-kafka

“Bana haftada sadece bir kere yaz, böylece mektubun bana Pazar günü ulaşsın. Her gün attığın mektuplara dayanamıyorum. Mesela, mektuplarından birine cevap veriyorum, sonra da yatakta uzanıp sakinmişim gibi davranıyorum, ama kalbim aslında tüm vücudumu delip geçercesine atıyor. Vücudum ise sadece senin için var sanki. Ben sana aidim; bunu ifade edebileceğim başka bir yol yok, varsa da yeteri kadar güçlü değil.”

7. George Bernard Shaw’un Stella Campbell’a yazdığı mektup – 1913

george-bernard-shaw

“Sen bilirsin, git; bir kadını kaybetmek, dünyanın sonu değil. Güneş doğmaya devam edecek. Yüzmek yine keyifli, işe gitmek güzel, ruhum tek başına da durabilir. Ancak çok derinden yaralandım. Beni denedin, ve benimle rahat edemedin. Sana ne huzur verebiliyor, ne de seni eğlendirebiliyorum. Arkadaşlığımızda dürüst olan hiçbir şey yok sanki. Sende ne sinir var, ne de beyin. On sekizinci yüzyılın erkek duygusallığının karikatürüsün. Gururumu yaraladın. Hoşçakal, sevdiğim zavallı.”

8. Leo Tolstoy’un Valeria Arsenev’e yazdığı mektup – 1856

leo-tolstoy

“Seni zaten güzelliğinle seviyorum, ama şimdi seni sonsuz ve her daim değerli bir şekilde sevmeye başladım – kalbinle ve ruhunla. Güzellik tanıdıktır ve ona bir saat içinde aşık olabilirsin; ancak ruhu öğrenmek gerekir. İnan bana, dünyada hiçbir şey emek olmadan elde edilmiyor; duyguların en güzel ve doğalı olan aşk bile.”

Bir yanıt yazın