Yaz sıcağında eve kapanıp oturmaktan sıkılmıyor musunuz? Uzun yaz dönemini nasıl geçirmeyi planlıyorsunuz? “Ne yapsam?” Diye sizde arayanlardansanız, işte size iyi bir alternatif: Dark…
Netflix, Türkiye’de hizmet verdiği günden bu yana fazlasıyla sevildi. Ara ara şikayet edilse de geleneksel televizyonculuk anlayışına göre bana kalırsa da en iyisi. 2 saat ve üzeri bir dizi takip etmek yerine “çerezlik” tabir ettiğimiz dizler Netflix’te bizleri bekliyor.
Henüz izlemeyen ya da yeni bir dizi arayışı içine girenler için “Dark” önerebilirim. Stranger Things kadar sürükleyici ve akıcı bir dizi. İzleyen pişman olmaz, hatta izlemeyen daha çok pişman olur. 🙂
Dark Konusu ve İçeriği
Dark, iç aile dramını zaman yolculuğuyla ustaca birleştiren akıllara durgunluk veren bir gösteri olarak veriyor. Kalitesinde tek bir düşüş olmayan bir yapım.
Dark, özünde bir gizem dizisidir. Stranger Things’e çok benziyor. Bu iki dizi birbiriyle sık sık karşılaştırılır. Dark’ın ilk sezonu neredeyse yalnızca kayıp bir çocuğu aramaya odaklanıyor. Ama bu gösteride çocuk paralel bir evrene kaçmıyor. İzlemeyenler için çok spoiler vermek istemem.
Dark dizinin içinde her şey var. Westworld’ü çocuklar için zekice hazırlanmış bir gösteri gibi gösterecek düzeyde karmaşık, iç içe geçmiş olay örgüleri bulunuyor. Bu çarpıklıkları, bozuk aile ilişkileri ve küçük kasaba klostrofobisi üzerine özenle yazılmış bir çalışma olarak görebiliriz.
Zaman yolculuğu anlatılarıyla gelen riskleri kolaylıkla ortadan kaldıran bir gösteri. Dark’ın planı o kadar karmaşık ki, tamamen dağılmasını beklemek doğru olmaz. Dark’ın kötü bir performans göstermesi için üç sezon bekledim ama olmadı. Gerçekten beklentileri karşılıyor.
Muhtemelen Dark hakkında söyleyebileceğiniz en kötü şey, fazlasıyla iddialı olmasıdır. Outlander gibi diğer zaman yolculuğu şovlarından farklı.