21 Ağustos 1926’da İstanbul’da dünyaya gelen ünlü şair Can Yücel, eski Milli Eğitim bakanı Hasan Ali Yücel’in oğludur. Yurt dışı eğitim bursu kazandığı halde, insanların babasının torpil yaptığını düşünmemesi için bursunu kullanmaktan vazgeçmiştir. Askerliğini Kore’de yapan Yücel, Ankara ve Cambridge Üniversiteleri’nde Latince ve Yunanca okudu ve BBC’nin Türkçe bölümünde spikerlik yaptı. 1956 yılında ise Güler Yücel ile evlendi ve evliliklerinden Güzel ve Su adında iki kızı, Hasan adında da bir oğlu oldu. Son yıllarında Eski Datça’ya yerleşen Yücel’in Leman ve Öküz dergilerinde yazıları ve şiirleri yayımlandı. 12 Ağustos 1999 gecesi ölen şair, çok sevdiği günebakan çiçekleriyle uğurlanarak Datça’ya defnedildi.
1. Bilinmedik bir hüzün var içimde, bir gariplik. Anladım ki, ya ben fazlayım bu şehirde ya da biri eksik.
2. Tabaklarda kalan son kırıntılar gibiydi sana olan sevgim. Sen beni hep bıraktın; bense hep arkandan ağladım.
3. Değişmek zor; ama bazen aynı adam olmak daha zor… Hayat öyle yüklenir ki; ne kalmak istersin, ne gitmek. O durumdayım işte.
4. Galiba yoruldum. Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar… Kendimi her kaybettiğimde, seni de kaybediyor olmaktan yoruldum.
5. Acılara bakıp da küsme sevdalara, gavura kızıp da oruç bozulmaz. Sök at kafandan acabaları, kemik aynı yerden iki defa kırılmaz.
6. Seninle olmanın en kötü yanı ne biliyor musun? ”Seni seviyorum” sözcüğü dilimin ucunu ısırırken her konuşmamızda boş yere saatlerce havadan sudan söz etmek.
7. Çok sahiplenmeden seveceksin mesela. Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi, hem de hep senin kalacakmış gibi.